top of page

MİKROFON

Neden?

"Bu siteyi, uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden bireylerin, ailelerinin ve toplulukların daha sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olmak amacıyla oluşturduk. Bağımlılıkla mücadele zor bir süreç olabilir, ancak doğru bilgi, destek ve kaynaklarla bu yolculuk daha kolay hale gelebilir. Amacımız, farkındalık yaratmak, tedaviye erişimi kolaylaştırmak ve bağımlılıkla mücadele eden herkese umut ve rehberlik sunmaktır. Bu platform, yalnız olmadığınızı gösteren, güçlü bir topluluk oluşturmayı hedefliyor."

ÖNCESİ SONRASI

site için foto .jpg

YAŞANMIŞLIKLAR

Uyuşturucu

Uyuşturucu, beyindeki kimyasal dengeyi değiştiren, fiziksel ve zihinsel bağımlılığa yol açabilen maddelerdir. Bağımlılık ise, bu maddelere karşı duyulan sürekli arzu ve bunları kullanma isteğiyle, kişinin hayatını olumsuz etkileyen bir durumdur. Uyuşturucu bağımlılığı, hem bedensel hem de psikolojik açıdan zorlayıcı bir hastalık olup, tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına ve toplumsal problemlere yol açabilir.

Uyuşturucu maddeler, tarih süresince sosyal hayatı etkileyip kişilerin bireysel yaşamlarını tehlike altına almıştır. Lojistik ve teknolojik ilerlemeler, uyuşturucu kullanımını fazlalaştırmış ve bu durum uyuşturucu kaçakçıları gibi grupların çıkarlarının lehine olmuştur. İlk önce tıpta tedavi gayesiyle yararlanılan maddeler, zararlı yanlarının ortaya çıkmasıyla kötüye kullanıma yol açmıştır. Uyuşturucu bağımlılığı ve ticareti, ulusal düzeyde çözüm bulunamayan genel bir sorun olmaya başlamıştır ve ülkelerin bu soruna beraber çözüm yolları aramaları gerektiği sonucuna varılmıştır. Türkiye, son 20 yılda uyuşturucu ile mücadele politikalarını iyileştirerekkayda değer adımlar atmıştır. Uyuşturucu ve bu maddelerin aslında farklı tanımları bulunmaktadır. TDK sözlüğüne göre uyuşturucu; uyuşturma özelliği olan, hareketten ve gereği gibi düşünmekten alıkoyan ilaçlardır (www.tdk.gov.tr., 2018). Uyuşturucu kelimesine gelecek olursam temelde Yunancada “uyku” anlamına gelen “narke” kelimesinden doğmuştur. Diğer bir tanımına değinecek olursak uyuşturucu madde; kişi üzerinde olumsuz etki yaratarak, karşı koyulamaz istek ve arzu, kullanım miktarını artırma eğilimi, fiziksel ve ruhsal bağlılık yaratan maddelerdir (Kaya, 1998: 587). Burada birkaç tanımdan bahsettik fakat tanımlardan da görüldüğü gibi uyuşturucu maddeyle alakalı net bir tanımlama yapabilmek güç gibi gözükmektedir. Uyuşturucu kelimesi tanımlanmakta güç olsa da bir maddeyeuyuşturucu madde dememiz için bir takım özellikleri olmalıdır:

1) Zehirleyici belirtiler gösterilmesi gerek.

2) Sakinleştirici ve uyuşturucu sonuçlar vermesi

3) Hoşnut edici nitelikte olması

4) Kullanmaya başlanıldığında tüketme isteğinin artması

5) Kullanılan maddeye son verilmesi durumunda somatik veya psikolojik belirtiler sergilemek

Uyuşturucu maddeye dair açıklamanın netliği olmaması gibi çeşitleri yönünden de belirli netlik oluşturmak de güçtür. Doğal şekilde olan uyuşturucu maddelerin türlerinin saptanabilmesi mümkün olmasının yanı sıra sentetik şekilde olan maddelerin çeşitliliği de zaman içerisinde sürekli olarak artmaktadır (Güngör ve Kınacı, 2001: 44). Uyuşturucu madde çeşitlerinin tasnifi kişiden kişiye değişkenlik göstermektedir. Ancak genel olarak uyuşturucu maddelerini; “Merkezi Sinir Sistemini Uyaran”, “Kullanılan Madde Türü”, “Doğal veya Yapay Olmaları ” ve “Fizyolojik Etkisi” bakımlarından sınıflandırmak mümkündür. (Özden, 1992: 20-21; Güngör ve Kınacı, 2001: 44; Köknel, 1998: 18).

Uyuşturucu Maddeleri ve Etkileri

Eroin: "Beyaz ölüm" olarak bilinir. Beyin işlevine doğrudan nüfuz ederek endorfin salgısını düşürerek sinir sistemine zarar verir. Morfinden işlenen çabuk etkisi olan maddedir. Solunum durması, bilinç kaybı, karaciğer ve böbrek hasarı gibi etkilerle ölüme yol açabilmektedir.

Esrar: Türkiye’de üretimi yasak olsa da kırsal alanlarda üretilebilmektedir. Alkolle karşılaştırırsak daha yoğun etki gösterir ve diğer uyuşturuculara yönlendiren bir geçiş maddesi diyebiliriz yani başlama aşamasında işlevi vardır. Esrar beynin motor kısmını etkileyerek hareket kabiliyetini bozar.

Kokain: Bu maddenin farklı kullanım biçimleri vardır. Örneğin soluyarak, kağıda sarılarak veya enjekte edilerek kullanılabilir. Bu madde merkezi sinir sisteminde uyarılmalara neden olur. Beyinde dopamin geri alımına engel olarak bireyin mutlu, enerjik hissetmesini sağlayabilir. Kalp atışının artması, damarların daralması, terleme, solunum artışı gibi fiziksel özelliklerle beraber beyin kanaması, damarlarda tıkanma gibi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.

Ectasy: Bu madde çoğunlukla keyif, eğlence amaçlı kullanılmaktadır. Müzik festivalleri, gece kulüpleri gibi yerlerde sıkça kullanılmaktadır. Bu madde kişinin diğerlerine karşı tolerans sağlamasını, onlara karşı empati yapmasını, daha sıcak davranmasını sağlamaktadır. Beynin serotonin sistemini etkilediği için bu  bağlar daha güçlü hale gelmektedir. Artan vücut sıcaklığı, yüksek kalp atımı, ağızda kuruluk gibi fiziksel belirtileri vardır. Aşırı kullanımı ölümle sonuçlanabilmektedir. 

Sentetik Kannabinoid (Bonzai): Diğer maddelere göre ulaşılması daha kolay olan bir madde türüdür. Bu nedenledir ki son zamanlarda kullanımı yaygınlaşan madde türü olmuştur. Eroin ve kokainden çok daha fazla olumsuz etkiye yol açmaktadır. Yüksek mutluluk, paranoya, halüsinasyonlar yaşama, derealizasyon yaşama gibi psikolojik etkileri vardır. Kan basıncı yükselmesi, aşırı terleme, nefes darlığı gibi fiziksel belirtilerle ölüme yol açabilmektedir.

Metamfetamin: II. Dünya Savaşı esnasında askerler üzerinde kullanılmıştır. Güçlü bir maddedir. Merkezi sinir sistemi üzerinde etkisi vardır. Tıbbi yönden kullanımı belirli dozda vardır fakat eğlence amaçlı kullanımı hem yasa dışıdır hem de bağımlılık yapabilmektedir. Bu madde merkezi sinir sistemini uyararak aşırı enerji, aşırı uyanıklık gibi psikolojik etkilere yol açar. Kalp atış hızı ve kan basıncını artırarak kalp krizi geçirme olasılığını artırmaktadır. Bu madde insan vücudunu yok etme yani çürütme yetkisine sahiptir.

Uyuşturucu Bağımlılığı ve Korunma Yolları

Uyuşturucu Bağımlılığı Nedir?

Uyuşturucu bağımlılığı, kişinin kimyasal maddelere (alkol, tütün, kokain, eroin, marihuana, vb.) engellenemez bir şekilde istek duyması, bu maddeleri kontrol dışı bir şekilde kullanması ve kullanımın bir davranış haline gelmesi konumudur. Bağımlılık, fiziksel ve psikolojik boyutları olan karışık bir hastalıktır.

Bağımlılığın Fiziksel ve Psikolojik Boyutları

Bağımlılığın fiziksel boyutu, bireyin vücudunun bu maddelere alışması ve zamanla maddeyi daha da fazla tüketme ihtiyacı duymasıdır. Uyuşturucu maddelerin beyin kimyasını değiştirmesi, kişinin duygu durumunu, düşüncelerini ve davranışlarına etki eder. Psikolojik bağımlılık, kişilerin maddelere karşı geliştirdiği takıntılı düşünceler, duygusal bağlar ve bu maddelere olan istekleri ile ilgilidir.

Bağımlılığın bu iki boyutu, bireyin sosyal hayatını da olumsuz yönde etkiler. Bağımlı kişiler, maddeleri elde edebilmek için farklı suçlara yönelir ve toplumsal normlara aykırı davranışlar gösterebilirler. Bununla birlikte, bağımlılık, bireyin aile ilişkilerini, iş yaşamını ve okul başarısını da bozar.

Uyuşturucu Bağımlılığının Psiko-Sosyal ve Fiziksel Sonuçları

Uyuşturucu bağımlılığının etkileri, yalnızca kişiyi değil, çevresindekileri de ciddi derecede etkiler. Bağımlılığın yol açtığı sağlık problemleri, psikolojik bozukluklar ve sosyal problemler, tüm toplumu tehdit edebilir.

Fiziksel Sonuçlar: Uyuşturucu kullanımı, kalp hastalıkları, karaciğer hasarı, solunum problemleri, HIV/AIDS ve hepatit gibi enfeksiyonlar, beyin hasarı, nörolojik bozukluklar ve ölümle sonuçlanabilen aşırı doz gibi önemli sağlık problemlerine yol açabilir.

Psikolojik Sonuçlar: Depresyon, anksiyete bozuklukları, halüsinasyonlar ve psikoz gibi psikolojik sorunlar uyuşturucu bağımlılığına sahip kişilerde sıkça görülür. Aynı zamanda, uyuşturucu kullanımının yol açtığı uzun süreli beyin hasarı, kişilik değişikliklerine ve bilişsel işlev bozukluklarına da neden olabilir.

Sosyal Sonuçlar: Uyuşturucu bağımlılığı, suç işleme oranlarını artırabilir, aile içi şiddet, boşanma ve sosyal izolasyona yol açabilir. Aynı zamanda, eğitim ve iş yaşamında büyük düşüşlere, mesleki başarısızlıklara ve ekonomik problemlere yol açar.

Uyuşturucu Bağımlılığından Korunma Yolları

Uyuşturucu bağımlılığını önlemek, sadece kişisel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de önemli bir çaba gerektirir. Bağımlılıkla mücadele, kapsamlı bir tutum gerektirir ve eğitim, erken müdahale, aile desteği, toplum bazlı programlar ve devlet politikaları gibi birçok sayıda bileşeni kapsar. Aşağıdaki yazıda uyuşturucu bağımlılığından korunma için etkin olan yollar ele alınmıştır.

Eğitim ve Farkındalık Programları

Eğitim, uyuşturucu bağımlılığının önlenmesinde en önemli araçlardan bir tanesidir. Çocuklar ve gençler, uyuşturucu kullanımı ile ilgili doğru bilgiye ulaşmalı ve bu konuda erken yaşlarda bilinçlendirilmelidir. Okullarda uyuşturucu kullanımı ile ilgili farkındalık programları, gençlerin bu tehlikenin farkında olmalarını sağlar. Aynı zamanda, toplumu genel olarak uyuşturucunun zararları konusunda bilgilendiren kampanyalar düzenlemek, uyuşturucu kullanımının yayılmasını engellemeye yardım edebilir.

Okul Tabanlı Programlar: Okullarda yapılan uyuşturucu eğitimi programları, çocuklara ve gençlere sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazandırmayı amaçlar. Bu programlar, uyuşturucuların fiziksel ve psikolojik etkilerini açıklayarak, öğrencilerin bağımlılıkla mücadelede bilinçlenmelerini sağlar.

Toplum Tabanlı Eğitim: Aileler, öğretmenler ve toplum liderleri, uyuşturucu bağımlılığını önlemek adına eğitim programlarında bulunmalıdırlar. Toplumda farkındalık oluşturmak, bireyleri daha dikkatli ve bilinçli hale getirebilir.

Aile Destek ve İletişimi

Aile, kişilerin ilk sosyal çevresi olduğu için, uyuşturucu bağımlılığından korunmada en önemli etkenlerden biridir. Aile içindeki güçlü bağlar, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlar ve onları uyuşturucu kullanımına karşı korur. Ayrıca, ailelerin çocuklarıyla açık ve dürüst iletişim kurmaları, riskli davranışları engellemeye yardım edebilir.

Aile İçi İletişim: Ailelerin çocuklarıyla düzenli olarak iletişim kurmaları, onların duygusal ve psikolojik durumlarını anlamalarına yardımcı olur. Bu, riskli davranışların erken tespit edilmesini sağlar ve müdahale imkanı sunar.

Destek Grupları: Aileler, bağımlı kişilerin tedavisinde ve korunmasında önemli bir etkendir. Bu süreçte aileler için özel terapi ve destek gruplarına katılım, onların bağımlılıkla mücadelede daha güçlü olmalarını sağlar.

Erken Müdahale ve Psikolojik Destek

Bağımlılık, genellikle erken yaşlarda başlar. Erken müdahale, bağımlılığın gelişmeden kontrol altına alınması açısından kritik bir öneme sahiptir. Erken dönemde gösterilen psikolojik destek, bağımlılıkla mücadelede başarı oranını artırır.

Erken Tanı ve Müdahale: Uyuşturucu kullanımı erken dönemde tespit edilirse, tedavi süreci daha etkili olur. Bu nedenle, okullarda, gençlik merkezlerinde ve ailede erken uyarı sistemleri oluşturulmalıdır.

Psikoterapi: Uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde psikoterapi önemli bir rol oynar. Bireyler, terapistler eşliğinde psikolojik destek alarak bağımlılıkla başa çıkmayı öğrenebilirler.

Sosyal Destek ve Alternatif Aktivite Programları 

Gençlerin, uyuşturucu kullanımına yönelmeden önce sosyal bir destek ağına sahip olmaları önemlidir. Bu, onların pozitif bir çevreye dahil olmalarını sağlar. Spor, sanat ve kültürel etkinlikler gibi alternatif aktiviteler, gençlerin enerjilerini verimli bir şekilde kullanmalarına ve sağlıklı sosyal bağlar kurmalarına yardımcı olabilir.

Gençlik Merkezleri: Gençler için spor ve kültürel faaliyetler sunan gençlik merkezleri, uyuşturucu kullanımının önlenmesinde etkili olabilir. Bu merkezler, gençlerin eğlenceli ve öğretici etkinliklerde bulunmalarını sağlar.

Sosyal Destek Grupları: Uyuşturucu bağımlılığı tedavisi gören bireyler için sosyal destek grupları oluşturulabilir. Bu gruplar, bağımlı kişilerin deneyimlerini paylaşmalarını ve tedavi sürecinde yalnız hissetmemelerini sağlar.

Toplum Temelli Koruma Yöntemleri

Toplumda uyuşturucu kullanımını önlemek için yerel yönetimler ve sağlık kuruluşları, birlikte hareket etmelidir. Bu, toplumsal düzeyde bir strateji oluşturarak, uyuşturucu kullanımını engellemeye yönelik önlemler alınabilir.

Toplum Programları: Yerel yönetimler, uyuşturucu kullanımını önlemek için çeşitli farkındalık programları, rehberlik hizmetleri ve toplumsal eğitim faaliyetleri düzenleyebilirler.

Uyuşturucu Satışı ve Erişimi Üzerine Politika: Uyuşturucu satışına karşı etkili yasalar geliştirilmelidir. Ayrıca, gençlerin bu maddelere kolay erişim sağlamamaları için sıkı denetimler yapılmalıdır.

Sonuç 

Uyuşturucu bağımlılığı, bireylerin hayatlarını derinden etkileyen ve tüm toplumu tehdit eden bir sorundur. Bu sorunun önlenmesi, yalnızca bireysel değil, toplumsal düzeyde bir mücadele gerektirir. Eğitim, aile desteği, erken müdahale, sosyal destek grupları ve toplumsal düzeyde alınacak önlemler, uyuşturucu bağımlılığının önlenmesinde büyük önem taşır. Toplumlar, bireylerin sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak ve bağımlılık sorununu azaltmak için bütünsel bir yaklaşım geliştirmelidir

Uyuşturucu Bağımlılığında Medyanın Etkisi

Uyuşturucu bağımlılığı, toplumsal bir sağlık problemi olmanın ötesinde, bireysel, ailevi ve toplumsal düzeyde önemli derecede olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Bağımlılık, kişilerinfiziksel, psikolojik ve sosyal işlevselliklerini bozarken, ailelerin de önemli bir psikolojik yük altına girmelerine sebep olur. Uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı, sosyal bir problem olarak zaman zaman medya tarafından geniş şekilde ele alınmakta, fakat bu konuda yapılan medya sunumlarının, halkın algısını şekillendirme ve toplumsal davranışları etkileme gibi güçlü bir etkisi vardır. Medyanın uyuşturucu bağımlılığına yönelik sunduğu materyaller, toplumun bağımlılık konusunda nasıl düşündüğünü, uyuşturucu kullanımına karşı tutumlarını ve tedavi süreçlerine karşı davranışlarını etkileyebilir. Bu makalede, medyanın uyuşturucu bağımlılığı üzerindeki etkileri ele alınacak, medyanın bağımlılık konusundaki rolü ve toplumsal algı üzerindeki etkileri değerlendirilecektir.

Medyanın Uyuşturucu Bağımlılığına Yönelik İki Yönlü Etkisi

Medyanın uyuşturucu bağımlılığı üzerindeki etkisi, hem olumsuz hem de olumlu anlamda farklılaşabilir. Medya, uyuşturucu bağımlılığına dair halkın bilgilerini artırabilirken, aynı zamanda bağımlılıkla ilgili yanlış anlayışları da destekleyebilir. Uyuşturucu ile ilgili haberler, filmler, diziler, reklamlar ve sosyal medya paylaşımları, toplumun bu soruna karşı yargılarına doğrudan etki edebilir.

Olumlu Etkiler

Medyanın uyuşturucu bağımlılığı konusundaki olumlu etkisi, bu sorunun toplumsal farkındalık yaratma işlevinden kaynaklanmaktadır. Uyuşturucu bağımlılığına dair doğru bilgiler sunan haber bültenleri, belgeseller ve kamu spotları, toplumu bilgilendirerek bu konuda daha duyarlı hale getirebilir. Medyanın bilgilendirici işlevi, bağımlılıkla mücadeleye katkı sağlayarak, tedavi olanakları hakkında toplumun bilgi edinmesini kolaylaştırabilir. Bu tür içerikler, bağımlılıkla mücadelede doğru kaynakların ön plana çıkmasına ve tedaviye yönelik farkındalık yaratılmasına yardımcı olabilir.

Örneğin, devletin ve bağımsız kuruluşların yayımladığı kamu spotları, bağımlılığın tehlikeleri hakkında bilgi vererek, gençlerin uyuşturucu kullanmaya yönelmelerini engellemeyi amaçlayabilir. Aynı zamanda, tedavi sürecindeki başarı hikayelerinin ve uzman görüşlerinin medyada yer alması, bağımlı bireylerin tedaviye başlama konusunda cesaret bulmalarını sağlayabilir.

Olumsuz Etkiler 

Medyanın uyuşturucu bağımlılığına dair olumsuz etkisi ise, genellikle yanlı ve çarpıtılmış bilgilerin yayılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Uyuşturucu kullanımıyla ilgili dizilerde, filmlerde veya haberlerde kullanılan dil, uyuşturucu kullanımını normalleştirebilir. Özellikle genç yaşlardaki bireylerin izlediği filmler ve dizilerde, uyuşturucu kullanımı çoğunlukla romantikbir şekilde gösterilmekte, uyuşturucu kullanımının cool bir davranış olarak sunulması, gençlerin bu konuda yanlış bir algıya kapılmasına sebep olabilir.

Medya, genellikle uyuşturucu kullanıcılarını suçlu, tehlikeli veya topluma zarar veren kişiler olarak sunarken, bağımlılığın bir hastalık ve tedavi edilmesi gereken bir durum olduğunu vurgulamaktan kaçınabilir. Bu durum, toplumsal etiketlenmenin artmasına ve bağımlı bireylerin tedaviye yönelmekteki isteksizliklerinin pekişmesine yol açabilir. Aynı zamanda, uyuşturucu kullanımına dair haberlerin çoğunlukla dramaya dayalı, dikkat çekici bir şekilde sunulması halkın bu sorunu daha da abartılı bir şekilde algılamasına sebep olabilir.

 

 

 

Medya Türlerinin Uyuşturucu Bağımlılığına Yönelik Etkisi

Medya sadece geleneksel gazetecilikle sınırlı kalmaz; televizyon, sinema, sosyal medya, dijital platformlar ve diğer görsel-işitsel araçlarla da geniş kitlelere ulaşmaktadır. Her medya türü, uyuşturucu bağımlılığı ile ilgili farklı şekillerde etkiler yaratabilir.

Televizyon ve Sinema

Televizyon ve sinema, toplumsal algı üzerinde önemli bir etkiye sahip olan medya türleridir. Bu iki platformda uyuşturucu bağımlılığı, genellikle dramalar, suç hikâyeleri veya gençlik dizileri üzerinden işlenmektedir. Fakat bu tür içeriklerin çoğu, bağımlılığın psikolojik, biyolojik ve sosyo-kültürel boyutlarını derinlemesine irdelemek yerine, daha çok dramaya ve şok edici sahnelere odaklanmaktadır. Televizyon dizileri, özellikle genç izleyiciler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Gençlerin benimsediği kahramanlar ya da anti-kahramanlar üzerinden yapılan anlatılar, uyuşturucu kullanımını bazen bir yaşam tarzı olarak gösterebilir. Bu, gençlerin uyuşturucuya olan ilgisini artırabilir ve onları yanlış bir davranış modeliyle tanıştırabilir.

Sosyal Medya

Sosyal medya, özellikle gençler arasında etkili bir platform olarak öne çıkmaktadır. İnternet üzerinden paylaşılan fotoğraf ve videolar, gençlerin dünyasında büyük bir öneme sahiptir. Fakat sosyal medyada uyuşturucu kullanımı hakkında yapılan paylaşımlar, bazen olumlu bir şekilde sunulabilmektedir. Bu tür paylaşımlar uyuşturucu kullanmanın özgürlük olduğu gibi yanlış bir algı yaratabilir ve gençler arasında uyuşturucu kullanmaya yönelik bir eğilim oluşturabilir. Sosyal medya bağımlılıkla mücadele konusunda da önemli bir etken olabilir. Birçok sosyal medya platformu bağımlılık ve tedavi üzerine farkındalık yaratmaya yönelik kampanyalar düzenlemektedir. Fakat bu platformlarda da doğru bilgilendirme yapılması, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için oldukça önemlidir.

Dijital Platformlar ve İnternet Haber Siteleri

Dijital platformlar ve internet haber siteleri, uyuşturucu bağımlılığına dair hem olumlu hem de olumsuz içerikler sunabilmektedir. İnternette yayımlanan haberler ve makaleler, genellikle uyuşturucu bağımlılığına dair istatistiksel veriler, tedavi yöntemleri ve güncel durumlar hakkında bilgi sağlayabilir. Fakat, internetin anonim yapısı, özellikle sosyal medya ve forumlarda, bağımlılıkla ilgili yanlış ve yanıltıcı bilgilere de yer verebilmektedir.

Medyanın Uyuşturucu Bağımlılığına Yönelik Toplumsal Algı Üzerindeki Rolü

Medya, uyuşturucu bağımlılığına dair halkın tutumlarını belirleyen önemli bir etkendir. Medyanın uyuşturucu bağımlılığı konusundaki tutumu, toplumsal damgalama, bağımlılıkla ilgili önyargılar ve tedavi sürecine yönelik toplumsal görüşler üzerinde doğrudan etkili olabilir. Medya, bağımlılıkla ilgili toplumsal algıyı şekillendirebilir. Uyuşturucu bağımlılığına dair basit, tek boyutlu ve suçlayıcı anlatılar, bağımlı bireylerin toplumsal dışlanmasına yol açabilir. Bu, bağımlı kişilerin tedavi sürecine daha az istekli olmalarına neden olabilir. Öte yandan, medyanın bağımlılığı hastalık olarak ele alan ve tedavi süreçlerini vurgulayan haberleri, toplumsal anlayışın değişmesine yardımcı olabilir. Toplumsal etiketleme medya aracılığıyla pekişen bir diğer önemli sorundur. Uyuşturucu bağımlılığı olan bireyler medya tarafından çoğunlukla suçlu, tehlikeli veya toplumun zararlısı olarak sunulabilir. Bu tür sunumlar, bağımlı bireylerin topluma kazandırılmasında büyük bir engel oluşturabilir. Medyanın bağımlılığın bir hastalık olduğuna dair daha çok farkındalık yaratması ve tedavi süreçlerine dair olumlu örnekler sunması toplumda daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Sonuç 

Medyanın, uyuşturucu bağımlılığı konusundaki rolü, toplumsal algıyı şekillendirme noktasında çok büyük bir öneme sahiptir. Uyuşturucu bağımlılığının yalnızca bir suç, tehlike ya da dramadan ibaret olmadığı aynı zamanda bir sağlık sorunu olduğuna dair farkındalık yaratmak medyanın sorumluluğundadır. Medya doğru ve bilgilendirici içerikler sunarak, toplumsal damgalamayı azaltabilir, bağımlılıkla mücadele konusunda halkı bilinçlendirebilir ve tedavi süreçlerini destekleyebilir. Fakat medya aynı zamanda yanlış anlamalar ve önyargılar yaratacak içeriklerden kaçınmalıdır.

Uyuşturucu Bağımlılığında Aile Faktörü

Uyuşturucu bağımlılığı, yalnızca bireyin sağlığını değil, bu bireyin çevresindeki insanları, özellikle ailesini de doğrudan etkileyen bir sorundur. Bağımlı bireyin tedavi süreci, çoğunlukla çok yönlü, uzun ve zorlu bir serüven olup, aile üyeleri bu aşamalarda önemli bir duygusal ve psikolojik yükümlülüğe girerler. Aileler, bağımlı kişiye yardım etmeye çalışırken kendilerini zaman zaman umutsuz, tükenmiş ve depresif duygudurumu halinde bulabilirler. Fakat ailelerin, bağımlılıkla mücadele döneminde doğru bir tutum özümsemeleri, hem kendi psikolojik sağlıklarını hem de bağımlı bireyin iyileşme sürecine önemli derecede etki eder.

Bu yazıda, uyuşturucu bağımlısı bir kişinin ailesinin psikolojik açıdan değerlendirilmesi yapılacak, aile üyelerinin karşılaştığı psikolojik güçlükler ayrıntılandırılacak ve son olarak ailelerin bağımlı kişiye nasıl yaklaşım tarzında bulunmaları gerektiği konusunda rehberlik yapan yollar önerilecektir.

Uyuşturucu Bağımlılığı ve Aile Üyeleri Üzerindeki Psikolojik Etkiler 

Uyuşturucu bağımlılığı, bir ailedeki her kişiyi psikolojik ve duygusal anlamda çeşitli şekillerde etkiler. Bağımlı kişinin davranışları, aile içindeki ilişkileri, dinamikleri ve aile üyelerinin günlük hayatlarını ciddi derecede etkiler. Bağımlılık, ailede genellikle travma, stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik problemleri artırır. Aşağıda, uyuşturucu bağımlılığı olan bir kişinin ailesinin karşılaştığı psikolojik etkiler detaylı olarak ele alınacaktır.

Stres ve Kaygı

Bağımlılık, aile üyelerinin hayatlarında devamlı bir stres kaynağı olabilir. Aile üyeleri, bağımlı bireyi denetlemeye çalışırken, bireyin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için kaygılanırlar. Bağımlı kişilerin, işlevsiz ve riskli davranışlar ortaya koyabileceği fikri, ailelerde yüksek bir kaygı seviyesine neden olur. Öte yandan, bağımlılık ile ilgili mali problemler (tedavi masrafları, borçlar, kayıplar) aileye ek bir sorumluluk getirir. Devamlı belirsizlik halinde olma, aile bireylerinin ruhsal hallerini zedeleyen faktördür. Bağımlı kişilerin davranışlarının kestirilemez ve kontrol edilmesi güç olduğu için aile üyelerinin endişelerini artırır. Kaygı fiziksel semptomlara da yol açabilir. Kaygının yüksek olması aile bireylerinin karar verme becerilerini de olumsuz etkileyebilir.

Suçluluk ve Utanç

Aile üyeleri, bağımlı kişinin bu hâle nasıl geldiğini düşünerek suçluluk duygusu içerisinde olabilirler. Aile yapısındaki rol, yetiştirme tarzı veya ilişkinin dinamikleri hakkında kendilerini sorgulamaya başlarlar. Aile üyeleri, "Eğer daha fazla ilgilenseydik, daha iyi bir ebeveynlik yapsaydık, bu olmayacaktı" gibi suçlama ve suçluluk duygularıyla karşı karşıya kalabilirler. Bu duygular, hem aile üyelerinin duygusal olarak tükenmesine neden olur hem de bağımlı kişiye yönelik destekleyici bir yaklaşım geliştirmelerini zorlaştırabilir. Bunun dışında, bağımlılıkla mücadele içerisindeyken çevreden gelecek etiketleme, aile üyelerinin utanç seviyelerini artırır. Aileler, toplumdan, arkadaşlardan veya akrabalarından gelen yargılayıcı tutumlarından korkar. Bu utanç, ailelerin daha fazla içine kapanmasına ve destek alma konusunda arayışı kesmelerine ve isteklerinin geri çekilmesine neden olabilir.

Çatışmalar ve İletişim Sorunları 

Bağımlı kişilerin davranışları, aile içindeki iletişimi ciddi derecede etkileyebilir. Bağımlı kişiler çoğunlukla savunmacı, inkâr edici, manipülatif ve agresif olabilirler. Bu davranışlar, aile içinde çoğu zaman çatışmalara neden olabilir. Aile bireyleri, bağımlı kişinin davranışlarını yargılayabilir, suçlayabilir veya korumaya çalışabilirler. Bu durum, iletişimde ciddi engeller oluşturur.

 Aile üyeleri birbirlerine nasıl yaklaşacaklarını bilemeyebilirler. Bazı aile üyeleri, bağımlı bireye karşı daha korumacı ve destekleyici olurken, bazıları duygusal olarak uzaklaşabilir. Aile içindeki bu davranış farklılıkları, ilişkilerin daha da kötüye gitmesine sebep olabilir. Bir taraftan da, aile bireyleri kendi duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelip, yalnızca bağımlı bireyi kurtarmaya odaklanabilirler. Bu durum, ailedeki psikolojik dengeyi bozabilir.

Empati ve Duygusal Tükenmişlik

Bağımlılık tedavi süreci, çoğu zaman uzun ve zorlu bir adımdır. Aile bireyleri, bağımlı kişinin tedaviye başlaması ve iyileşmesi için sürekli çaba harcayabilirler. Fakat bu aşamalarda, aileler kendilerini tükenmiş durumda bulabilirler. Uzun vadeli stres, kaygı, çatışmalar ve mali sorunlar, aile bireylerinin psikolojik sağlığını kötü etkileyebilir. Bağımlı bireye karşı aşırı derecede empati geliştirmek, ailenin psikolojik sağlığını daha da zorlaştırabilir. Bağımlı kişiyi hep korumak, onun yerine kararlar almak ve devamlı olarak onun ihtiyaçlarını ön planda tutmak, aile bireylerinin kendi duygusal ihtiyaçlarını ihmal etmelerine yol açar. Sonuç itibariyle, aile bireyleri tükenmişlik sendromu deneyimleyebilirler.

Ailenin Bağımlı Bireye Nasıl Davranması Gerektiği

Bağımlı bir kişinin ailesinin nasıl bir tutum ortaya koyması gerektiği, hem ailenin hem de bağımlı kişinin iyileşme sürecini büyük ölçüde etkiler. Aile bireylerinin, sağlıklı çizgilerini koyarak, empatik bir bakış açısı benimsemeleri, profesyonel yardım aramaları ve kendi psikolojik sağlıklarını korumaları önemlidir. Aşağıda, ailelerin bağımlı bireye nasıl yaklaşmaları gerektiği konusunda bazı tavsiyeler bulunmaktadır.

Sınır Koyma ve Dengeyi Sağlama 

Aile bireylerinin, bağımlı kişiye karşı sınırlar koymaları gerekir. Bağımlı kişi, çoğu zaman duygusal manipülasyon yapabilir ve ailenin bu manipülasyonlara karşı güçlü durması önemlidir. Bir örnek olarak, bağımlı birey tedaviye başlamazsa veya tedaviye uymazsa, aile mali yardımda bulunmayı reddedebilir. Fakat, bu sınırları sağlıklı bir şekilde koymak, yalnızca eleştirmek veya cezalandırmak yerine sevgi dolu ve destekleyici bir tutum ortaya koyarak yapılmalıdır.

Sınır koymanın mühim bir noktası da bağımlı kişinin davranışları konusunda ailenin yapamayacağı şeyleri kesin bir şekilde belirlemesidir. Aile, bağımlıyı tedavi etme rolünü üstlenmemeli, sadece ona öncülük etmeli ve gerektiğinde profesyonel destek almasına rehberlik etmelidirler.

İletişim Tarzı ve Empatik Yaklaşım 

Bağımlı bir kişiye karşı açık ve empatik bir iletişim tarzı benimsenmelidir. Aile bireyleri, duygularını suçlamadan, yargılamadan ifade etmelidir. "Sana yardım etmek istiyorum ama senin için doğru olanı yapman gerekiyor" gibi cümlelerle sevgi dolu bir şekilde bağımlı kişiye endişelerini ifade edebilirler. Bu tür bir tutum, bağımlı bireyin savunmaya geçmesini engeller ve sağlıklı bir iletişim kurulmasına fırsat verir. Empati kurmak, sadece dinlemek ve anlamak değil bir yandan da duygusal destek sağlamak anlamına gelir. Bağımlı kişiyi yargılamadan, ona sevgi ve destek göstermek, iyileşme sürecine yardımcı olabilir.

Kendini İhmal Etmeme ve Kendi Sağlığını Koruma

Aile bireylerinin kendi psikolojik ve fiziksel sağlıklarını korumaları gerekmektedir. Bağımlılıkla mücadele etmek çok zorlu bir süreçtir ve bu süreçte aile bireyleri, kendi ihtiyaçlarını ihmal etmemelidir. Kendi duygusal ihtiyaçlarını fark etmek ve başkalarına yardım etmek, aile bireylerinin tükenmişlik yaşamamalarını sağlar.

 Aile bireyleri, stresle baş edebilmek için dinlenmeye, egzersiz yapmaya ve sosyal destek alarak psikolojik iyileşmelerini sürdürebilirler. Kendi sağlıklarını korumak, bağımlı bireye daha sağlıklı bir şekilde yardımcı olabilmeleri için önemlidir.

Profesyonel Yardım Almak

Aile bireyleri, bağımlılık konusunda profesyonel yardım almak konusunda cesaretlendirilmeli ve gerekli yönlendirmeler yapılmalıdır. Bağımlılık tedavisi uzmanlık gerektiren bir alandır ve ailelerin bu konuda profesyonel rehberlik alması çok önemlidir. Aile terapisi, bireysel terapiler ve destek grupları, aile bireylerinin psikolojik sağlığını korurken, bağımlı kişi ile olan ilişkilerini de güçlendirebilir.

Sabır ve Umut

Uyuşturucu bağımlılığından iyileşme süreci zaman alıcı ve belirsiz olabilir. Aile üyelerinin, bağımlı bireyin ilerlemelerini ve gerilemelerini kabul etmeleri önemlidir. Sabırlı olmak ve iyileşme sürecindeki her küçük başarıyı kutlamak, hem bağımlı kişiye hem de aileye motivasyon sağlayabilir.

Sonuç

Uyuşturucu bağımlılığı, bir aileyi derinden etkileyen ciddi bir sorundur. Aile bireylerinin, bağımlı kişiye karşı doğru bir tutum sergilemeleri, hem bağımlı bireyin iyileşme sürecine katkı sağlayabilir hem de kendi psikolojik sağlıklarını koruyabilirler. Bağımlılık, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir sorundur ve aileler, hem kendi sağlıklarını hem de bağımlı kişinin iyileşmesini gözeterek bu süreçte önemli bir rol oynarlar. Ailelerin, sınır koyma, empatik iletişim kurma, profesyonel yardım arama ve kendi psikolojik sağlıklarını ihmal etmeme konusunda bilinçli olmaları, bağımlılık tedavisinin başarısını önemli ölçüde artırabilir.

Uyuşturucu Bağımlılığıyla Mücadelede Destek ve Rehabilitasyon İmkanları 

Uyuşturucu bağımlılığı kişilerin fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan büyük zararlara uğramasına yol açan önemli bir sağlık problemidir. Bağımlılık sadece bağımlı kişiyi değil, ailesini ve çevresini de etkileyerek toplumsal düzeyde önemli problemlere yol açar. Bu bağlamda, bağımlılıkla mücadele etmek ve tedavi süreçlerine yardımcı olmak amacıyla rehabilitasyon merkezleri ve belediyeler önemli bir rol üstlenmektedir. Uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak ve sağlıklı bir yaşama adım atmak isteyen kişiler için rehabilitasyon merkezleri ve belediyelerin sunduğu hizmetler büyük önem taşır. Bu yazıda, uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden bireyler için rehabilitasyon merkezleri ve belediyelerin sunduğu destek hizmetleri hakkında bilgi verilecektir.

Rehabilitasyon Merkezleri: Uyuşturucu Bağımlılığında Tedavi ve Destek

Uyuşturucu bağımlılığının tedavisi önemli derecede disiplinli bir yaklaşım gerektiren süreçtir. Bu süreçte rehabilitasyon merkezleri, bağımlı bireylerin hem fiziksel hem de psikolojik iyileşmelerine yardımcı olmak için önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye'de, hem devlet destekli hem de özel sektöre ait birçok rehabilitasyon merkezi, bağımlı bireylere tedavi ve iyileşme sürecinde çeşitli hizmetler sunmaktadır.

Rehabilitasyon Merkezlerinin Sundukları Hizmetler 

Rehabilitasyon merkezleri genellikle şu hizmetleri sunmaktadır:

Medikal Tedavi: Uyuşturucu bağımlılığı genellikle fiziksel sağlık problemlerine de yol açtığı için tıbbi müdahale gerektirir. Rehabilitasyon merkezlerinde bağımlılığın fiziksel etkileri azaltılmakta ve detoks süreci ile vücuttan toksinler atılmaktadır.

Psikoterapi: Bağımlılıkla mücadelede psikoterapi büyük bir öneme sahiptir. Rehabilitasyon merkezlerinde bireylerin psikolojik destek alarak bağımlılığın altında yatan sebepleri keşfetmeleri sağlanır. Bireysel ve grup terapileri, bağımlılıkla mücadele sürecinin önemli bir parçasıdır.

Aile Terapisi: Bağımlılık sadece bireyi etkilemekle kalmaz aynı zamanda aileyi de olumsuz yönde etkiler. Aile terapileri ile bağımlı bireyin yakın çevresi de desteklenir iletişim becerileri güçlendirilir ve sağlıklı aile ilişkilerinin kurulmasına yardımcı olunur.

Sosyal Destek: Rehabilitasyon süreci sadece tedaviyle sınırlı değildir. Bu süreçte sosyal destek gruplarının etkinliği büyüktür. Bağımlılıkla mücadele eden kişiler benzer deneyimlere sahip kişilerle bir araya gelerek moral bulur ve iyileşme sürecinde yalnız olmadıklarını hissederler.

Rehabilitasyon Merkezlerine Yönlendirme

Bağımlılıkla mücadele etmek isteyen bireylerin profesyonel yardım alması önemlidir. Bu bağlamda bağımlı kişiler ve aileleri yerel sağlık kurumlarına başvurarak rehabilitasyon merkezleri hakkında bilgi alabilirler. Aynı zamanda bazı özel hastaneler ve sağlık kuruluşları da bağımlılık tedavisi sunmaktadır.

Türkiye'deki bazı önemli rehabilitasyon merkezlerinden bazıları şunlardır:

Yeşilay Rehabilitasyon Merkezleri: Yeşilay, bağımlılıkla mücadele eden kişilere yönelik çeşitli tedavi ve danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Yeşilay'ın yerel şubeleri ve rehabilitasyon merkezleri bağımlılık tedavisinin yanı sıra psikolojik destek ve aile terapisi de sağlamaktadır.

Türk Yeşilay Cemiyeti Bağımlılık Tedavi Merkezleri: Bağımlılıkla mücadelede rehabilitasyon toplumun genel sağlığına katkı sağlayacak önemli bir adım olarak kabul edilmektedir. Yeşilay bağımlı kişilere yönelik profesyonel tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri sunmaktadır.

 

Belediye Destek Hizmetleri: Toplumsal Yardımlar ve Bilinçlendirme

Belediyeler toplum sağlığına yönelik birçok hizmet sunarak uyuşturucu bağımlılığı ile mücadelede önemli bir rol oynamaktadır. Belediyeler bağımlılıkla mücadelede eğitim, danışmanlık ve sosyal destek gibi hizmetlerle halkı bilinçlendirmekte ve bağımlı bireylere yardım sunmaktadır.

Belediyelerin Sağladığı Hizmetler 

Belediyeler uyuşturucu bağımlılığının önlenmesi ve tedavi sürecinde şu tür hizmetler sunabilir:

Eğitim ve Farkındalık Programları: Belediyeler okul çağındaki gençler ve yetişkinler için uyuşturucu bağımlılığı konusunda eğitim ve farkındalık programları düzenlemektedir. Bu programlar uyuşturucunun zararları hakkında toplumu bilinçlendirirken bağımlılığın önlenmesine katkı sağlar.

Psikolojik Danışmanlık Hizmetleri: Belediyeler bağımlı kişilere yönelik psikolojik destek sunan hizmetler sağlamaktadır. Belediyenin psikologları bağımlı kişilerin tedavi süreçlerinde bireysel destek ve rehberlik sunar.

Sosyal Yardımlar ve Destek: Belediyeler bağımlı kişilerin tedavi sürecini kolaylaştırmak için maddi destek sunabilir. Ayrıca sosyal hizmetler birimi aracılığıyla ailelere de destek hizmetleri sağlanabilir.

Rehabilitasyon Merkezleriyle İşbirliği: Belediyeler yerel rehabilitasyon merkezleri ile işbirliği yaparak bağımlı bireylerin tedavi sürecini takip eder ve bu bireyleri rehabilitasyon hizmetlerine yönlendirebilir.

Belediyelere Nasıl Başvurulur?

Uyuşturucu bağımlılığı konusunda yardım almak isteyen kişiler belediyelerin sosyal hizmetler birimlerine başvurabilirler. Belediyeler bağımlılık tedavisi için gereken yönlendirmeleri yaparak kişileri rehabilitasyon merkezlerine yönlendirebilir ve onlara psikolojik destek verebilir. Ayrıca, belediyelerin gençlik merkezlerinde düzenlenen seminerler ve eğitim programlarına katılarak bağımlılıkla ilgili bilgi sahibi olunabilir.

Sonuç ve Yönlendirmeler

Uyuşturucu bağımlılığı kişisel, ailevi ve toplumsal düzeyde büyük etkiler yaratabilen bir sağlık sorunudur. Bu sorunun üstesinden gelmek için rehabilitasyon merkezleri ve belediyeler önemli birer destek kaynağıdır. Bağımlı bireylerin tedavi sürecinde profesyonel yardım almaları iyileşme yolunda büyük bir adımdır. Rehabilitasyon merkezleri tıbbi tedavi, psikoterapi ve aile desteği gibi kapsamlı hizmetler sunarak bağımlı bireylerin sağlıklı bir yaşama adım atmalarına yardımcı olabilir.

Belediyeler ise, uyuşturucu bağımlılığına dair toplumsal farkındalık yaratma, psikolojik destek sağlama ve sosyal yardım sunma gibi önemli roller üstlenmektedir. Hem rehabilitasyon merkezlerine hem de belediyelere başvurarak bağımlılık konusunda profesyonel yardım almak mümkündür. Bağımlılıkla mücadelede atılacak her adım daha sağlıklı bir toplum inşa edilmesine katkı sağlayacaktır.

Kuruluşlar

Türkiye, uyuşturucu bağımlılığının karşısında kayda değer adımlar atmaktadır. Son zamanlarda gençler arasında uyuşturucu tüketimi giderek yayılmıştır. Bu da önemli bir tehdirunsuru haline gelmiştir. Bu süreci durdurmak amacıyla 13 Kasım 2014’te Başbakanlık Genelgesiyle "Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu" (UMYK) kurulmuş ve 8 Bakanlık bir araya gelerek bu konuda harekete geçmişlerdir. Türkiye’de uyuşturucu bağımlılığına karşı mücadele veren kurumlar şu şekildedir:

*Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü

*Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü

*İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü

*Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı

Sağlık Bakanlığı, uyuşturucu kullanımına karşı personel eğitimleri ve çeşitli projelerle büyük bir sorumluluk almaktadır. Bunlar arasında "Bağımlı Hastalar İçin Rehabilitasyon Modeli" (BAHAR) ve "Alo 191 Uyuşturucu İle Mücadele Danışma ve Destek Hattı" uygulamaları bulunmaktadır (Sağlık Bakanlığı, 2017).

*Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Milli Eğitim Bakanlığı, uyuşturucuyla mücadele kapsamında diğer bakanlıkların hazırladığı raporlar ve stratejik faaliyetler doğrultusunda, il/ilçe milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla eğitim kurumlarını bilgilendirip izleme ve değerlendirme sistemleri kurmaktadır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2014).

*Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü

*Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü

-Tarım ve Orman Bakanlığı 

-Gençlik ve Spor Bakanlığı

* Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü 

-YÖK ve Üniversiteler

2017 ve 2018'de Türkiye, uyuşturucu dağıtımını durdurmak ve uyuşturucu bağlantılı suçların önüne geçmek amacıyla çeşitli proje ve uygulamalar başlatmıştır. Bu yeni eğilimler şunlardır:

• Narkotik Suçlarla Mücadele Eğitim Akademisi (NEA), 

• Suç Gelirleriyle Mücadele Şube Müdürlüğü, 

• Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı, 

• Atık Sulardan Uyuşturucu ve Diğer Psikoaktif Maddelerin İzlenmesi Projesi, 

• 2017-2018 İçişleri Bakanlığı Uyuşturucu ile Mücadele Uygulama Politikası, 

• Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantıları, 

• Açık Kapı Projesi, 

• Bağımlılık Yapıcı Maddelerin Arzıyla Mücadelede Eğiticilerin Eğitimi Programı.

KAYNAKÇA

Ceylan, Ö. (2019). Madde bağımlılığı ile mücadelede sivil toplum kuruluşları (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Karayel, A. Uyuşturucu ve uyarıcı madde bağımlılığının ortadan kaldırılmasına yönelik kamu sosyal politikaları (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Coşar, A. (2011). Uyuşturucu madde suçları, madde bağımlılığı suç ilişkisi ve eroinin analizi (Master'sthesis, Fen Bilimleri Enstitüsü).

Öztürk, F. C. (2023). UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI VE TÜRKİYE’DE UYUŞTURUCU MADDE KULLANIMININ İNCELENMESİ. Journal of Faculty of Pharmacy of Ankara University, 47(3), 1071-1083.

Başkurt, İ. (2003). Gençlik, madde bağımlılığı ve korunma yolları (psiko-sosyal bir yaklaşım). Journal of Istanbul University Faculty of Theology, (8).

Öztürk, E. (2021). Uyuşturucu Bağımlılığı ve Medyanın Rolü. Türk Psikiyatri Dergisi, 32(3), 245-256.

Çelik, İ., & Aktaş, M. (2020). Medyanın Uyuşturucu Bağımlılığına Dair Toplumsal Algı Üzerindeki Etkileri. Bağımlılık Dergisi, 22(1), 33-45.

Şekercioğlu, H. (2018). Basında uyuşturucu haberlerinin sunumu (Master's thesis, Anadolu University (Turkey)).

Çalgı, B. (2021). MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU OLAN GENÇ YETİŞKİNLERİN AİLELERİNİN PSİKOSOSYAL AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ. PSİKO-SOSYAL BOYUTUYLA SAĞLIK: Uluslararası Farklı Boyutlarıyla Sağlık Konferansı (ICDAH2020) 12-14 Kasım 2020 Seçme Bildiriler-3, 39.

Aydın, B. (2020). Bağımlılıkla Mücadelede Rehabilitasyon Merkezlerinin Rolü ve Etkileri. Türk Psikiyatri Dergisi, 31(2), 112-125.

KARATAŞOĞLU, S. SOSYAL POLİTİKA BOYUTUYLA MADDE BAĞIMLILIĞI.

Yeşilay Cemiyeti (2021). Yeşilay’ın Bağımlılık Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri. Yeşilay Yayınları.

T.C. Sağlık Bakanlığı (2020). Uyuşturucu Bağımlılığı ile Mücadele: Belediyelerin Rolü ve Yönlendirme Hizmetleri. Sağlık Bakanlığı Yayınları.

bottom of page